ABD’nin Politico haber sitesi, Türkiye’deki Cumhurbaşkanlığı seçimlerine ait yayınladığı Mujtaba Rahman imzalı tahlilde, Cumhurbaşkanı ve Cumhur İttifakı’nın Cumhurbaşkanı adayı Recep Tayyip Erdoğan’a işaret ederek, “Avrupa, Türkiye için ne istek ettiği konusunda dikkatli olmalı” değerlendirmesini yaptı.
Rahman, seçim sonrası Türkiye-Avrupa Birliği (AB) münasebetlerini ve AB’nin hangi adayı tercih ettiğini ele aldığı tahlilinde, ‘”Tanıdığım şeytan, tanımadığımdan iyidir” fikrinin AB-Türkiye siyaseti için sağlam bir temel olmadığını’ söyledi.
‘ERDOĞAN KAZANIRSA KİMİLERİ RAHAT BİR NEFES ALACAK’
Türkiye’deki 28’inci dönem milletvekili seçimi ile Cumhurbaşkanlığı seçiminin AK Parti ve Erdoğan için ‘büyük bir kazanım’ olduğu yorumunu yapan Rahman, “Büyük bir sürpriz olmazsa, Erdoğan iki hafta sonra, 28 Mayıs’ta yapılacak ikinci cins seçimlerde zafere ulaşmayı umuyor. Ve garip bir biçimde, AB’deki kimileri da rahat bir nefes alacak” dedi.
Mujtaba Rahman, Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu’na atıfla, “Hem Brüksel’de hem de öteki AB başşehirlerinde, Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanlığının Türkiye’nin AB ile olan alakasını tekrar tanımlayacağına, hatta niteliksel olarak ileriye taşıyacağına yönelik büyüyen bir tasa var” müşahedesini paylaştı.
‘AB ÖNDERLERİ, HALİHAZIRDA UKRAYNA’NIN ÜYELİĞİNİ TARTIŞIYOR’
Kılıçdaroğlu’nun seçilmesinin ve ardından Türkiye-AB alakalarının gelişmesi için atılacak adımların Gümrük Birliği’nin geliştirilmesi, vize serbestisi için mutabakat yapılması ve muhtemelen AB’ye iştirak müzakerelerinin tekrar başlatılmasını içereceğini kaydeden Rahman, “Ancak, Kılıçdaroğlu’nun zaferinin ve alakaları sıfırlama teşebbüsünün zamanlaması AB için hayli uygunsuz olurdu” diyerek, AB’nin Ukrayna’nın AB’ye girmesinin büyük çaplı tesir ve sonuçlarını tartışıp sindirmeye başladığına dikkat çekti.
Rahman, “Aslına bakacak olursak, AB başkanları aralık ayında yapacakları dorukta Kiev ile resmi olarak iştirak müzakerelerini başlatacak üzere görünüyor” öngörüsünde bulundu. ‘Ukrayna’nın muhtemel AB üyeliğine olan siyasi dayanağın Türkiye’ye olandan daha büyük olduğunu’ hatırlatan Rahman, “AB’nin üst seviye yetkililerinin tasası, Kılıçdaroğlu’nu AB-Türkiye üyelik müzakerelerini tekrar canlandırma dileğinin genişleme ve Ukrayna konusunda devam eden hassas tartışmayı karmaşıklaştırabileceği” tabirlerini kullandı.
UKRAYNA’NIN BİRLİĞTE KATILMASI ‘SON GENİŞLEME’ Mİ OLACAK?
İsminin paylaşılmaması kuralıyla bahis hakkında yorumda bulunan bir AB yetkilisi de hususa ait olarak, “Bir noktada, Ukrayna ve Batı Balkanlar’ın son genişleme adımları olduğunu açıkça söz etmek zorunda kalacağız. AB’nin hem Türkiye’yi hem de Ukrayna’yı alması tasavvur edilemez. Piyasa, bunu kaldıramayacaktır” dedi.
Rusya ile devam eden savaş nedeniyle Ukrayna’nın AB’ye alınmasının ‘daha büyük ivme’ sahibi olacağını belirten Rahman, “AB başkanları, Kılıçdaroğlu şayet kazanırsa elbette cumhurbaşkanlığını kamuoyu önünde memnuniyetle karşılayacaktır. Islahat gündemini destekleyip, kendisiyle daha yapan bir halde çalışmak istediklerinin sinyalini de vereceklerdir. Lakin, Ukrayna savaşı Türkiye’yi AB için daha düşük öncelikli bir hale getirdi. Bu, yalnızca AB’nin uzun müddettir devam eden çekinceleri ve önyargıları ile ilgili değil, birebir vakitte jeopolitik zaruretlerle de ilgili” tabirlerini kullandı.
‘AB NE DİLEK ETTİĞİ KONUSUNDA DİKKATLİ OLMALI’
Kılıçdaroğlu’nun kazanması halinde AB’nin Türkiye ile ilgili starteji belirleme işini haziran ayında yapılacak doruğa bırakacağını kestirim eden Rahman, “Ancak, bu tartışmanın sonucu çoktan açık: AB, ‘yapıcı bir belirsizliğe’ sığınacaktır. Bu ise muhalefetin kazanması durumunda üyelik müzakerelerinin yine başlayabileceği, lakin bunun kelam konusu müzakerelerin ucu açık olacağı şuuruyla yapılacağı manasına geliyor” dedi.
Bu noktada ‘ilişkileri sıfırlama tarafındaki hırslı vaatlerin olası görünmediğini’ yazan Rahman, “Ancak, AB ne istek ettiği ile ilgili dikkatli olmalı” ihtarında bulundu.
‘TANIDIĞIM ŞEYTAN TANIMADIĞIMDAN İYİ’ MİDİR?
Erdoğan’ın tekrar seçilmesinin Türkiye-AB alakaları üzerindeki mümkün tesirini de ele alan Rahman, bu durumda bağların çok kısa vadede sakin seyredeceğini, lakin AB başşehirleri orta ve uzun vadede ‘üyelik müzakereleri’ tartışmasından kaçınabilse de Erdoğan’ın münasebetlerdeki tansiyonu artırma riskini de beraberinde getireceğini kaydetti.
Rahman, hangi aday seçilirse seçilsin Türkiye’deki seçimlerin AB’nin bir Türkiye siyaseti olmadığını ve ‘Tanıdığım şeytan, tanımadığımdan iyidir’ tercihinde bulunmaya eğilimli olduğunu ortaya çıkardığını tabir ederek tahlilini sonlandırdı. (DIŞ HABERLER)